" Dünya alabildiğine doludur. Dünyada bakışları birbirine benzeyen birçok insanlar, deniz kenarında yıkanır; dağların üstünde buzlar içinde kayar veya ovaların salkımsöğütleri, kavakları altında sevişirler."
Sait Faik Abasıyanık/Robenson
Sessiz başlamıştı gece, akşamın kırmızısında
bir bütün halinde dinlemekteydim önce
okunaklı yazmıştı, iyi tanımış gibi
fark etmedim sanki,
'sevmek korkusu'na gelince
düz yazıdan şiire büyüdü sayfalar
büyümüş gözlerinde çoğalmış korkusu
sevmekten korkan şair ve
sevilmemekten korkan okuyucusu
ya yanılıyoruz ikimiz de, ya da devam edelim
kuşları ölmüş gökyüzünden
balıkları ölmüş denize olta atalım
satır aralarına sızmış masallardan,
mutsuz kahramanlar yaratalım
gökyüzü dertlenmiş, şarap bitmiş,
fırtına kopmuş sonra
hatıraların bilmediğim,
hayatın gitmediğim yollarına kadar
süpürülmüş güller,
kurumuş papatyalar, neşeli yanılgılar
kutsanmış prangalar, ezberden özgürlük
bir şeyler çalıyor, içime akan ağıtı soramıyorum
sorular yasaklı,
cevaplar ketum bataklığı
öyle çok kötülük ki;
palazlandığı şehrin kaypak tabakasından
yalanlıyor kendi gariban yoluna gidenleri
öyle arsız, öyle kibir
herkesin kayıp olduğu yerde
herkes bilir aslında kim nerede
asıl soru neyin sırasında
iş tutmuş içten pazarlıklı tanrılara
dua sırasında,
üç kuruşluk ilgi kapan
sevildiğine kanma sırasında,
bedeniyle ölen,
paralı bedenler kandırma sırasında,
son gününden kaçan
yeniden yeniden başlama sırasında
biz, sevmekten korkan şair ve
sevilmemekten korkan okuyucusu.
şair öldürmüşken
tablodaki balık ağına gülen çocuğu
neredeyse yaşlandırmadan hem de,
ben bende bi'durup gidenlerin yanlarına
küfür kıyamet yolluk koyuyorum
ya yanılıyoruz ikimiz de, ya da devam edelim
*Sait Faik'in Semaver kitabında yer alan öyküsünün başlığı