16 Şubat 2024 Cuma

Bir Doğan Erdem Romanında geçtim Ankara'dan






 


Açıldı perde kasvet içinde
Tanrıların sunağına, anaların yoluna
Kurban yetiştiren eski sokaklardan birinde
Düşenler aşina ölümler
Sırtlarında kahpe kurşunları
Kan revan içinde kaldı daha en başında
Birden çok yaşam, birden çok zaman
Bu toprağın bitmeyen yazgısı
 
Kesildi ortasından tarih
Bin tanrılı ülkeden bir tanrıya kadar
Toplu bir ayin döküldü kesitlerinden
‘Handiyse’ hep aynı esrik, havaleli
İntikam yeminleri
İnsan nefsi, hırsı, öfkesi
Dünyanın bütün hüznü, açlığı, açıklığı, alçaklığı
Sakil bir özne gibi aşkın ve adaletin iktidarsızlığı
 
Terli gövdesiyle Kamuran’a yaklaştı Çolak
Kamuran’ın gövdesinde bir kadın ve bir şeytan
Kadınların ve şeytanların kadim ortaklığı
Kâtibin isyanı, kalbinin hasedi, öfkesinin hasadı
Hattuşa’dan Kadırga’ya süregelen ölüm dansı
Zahir, aşkı ve davası,
iki dişi ve iki mezar arasında puslu rüyalarda
Anadolu’dan anadilimden bana yetişemeyen
İçimde duymadığım kelimelerin yankısı
Şehirlerin köhne köşelerinde
Tekinsiz evlerin havasız izbeliğinde
Kâh bir kalbe, kâh bir fikre, kâh tutkuya, şehvete
Sığıntı olmuş insanların
Öğretilmiş çaresizliklerinde dolaştım
 
Ankara kışı hiçbir şey gibi
Ben gece vakti Kamuran’ın peşinde
Hitit çivi yazısında, Vasusarma’nın kırık kalbinde
Hırçın ve kızgın, nasıl olmasın?
Haştayar Telepinu’dan hamile, Zahir Selma’da var yok
Nimet kaç şeytanla yatakta
Hayâlet olsam Kadırga’da, Atpazarı’nda, Assos’ta
Bunca adamın çileli yolu
Yazanın kaçta kaçına çıkmakta?
İçim ergen gibi merakta
Ve ergen kadar yanılmakta
Yol da yolcu da biziz, demeye korkuyorum
“Bir sürüngen gibi yaşamaya” hazır olmakmış aşk
demesine takılıyorum
Dip kumunu kaldırdı gizli denizlerimin
Sevişen kadınları seçiyor, seviştikleri için
Eril tapınaklarından kovuyor onları sonra
Zor bir sevgili olurmuş bu, kitaptan sevgili olsa
Ne suçlandığım burjuvayım, ne olamayacağım devrimci
Biraz akıl verdim, çokça akıl aldım satır aralarında
Bir an geldi bitecek endişesi, sessizce boyadım cümleleri
Sonunda bitti itiş kakış bir curcuna
Vicdan ve tarih mahkemelerinden
Günahı ve sevabıyla
Ayrıştık birimiz ruh sığınağına, birimiz kimi kitapsever
Kimi zor beğenen okura
Hoşçakalın tanrıçalara ortak çıkan tanrılar
Hepimizde hâlâ biraz Vasusarma, biraz Haştayar
Hayâlin Ankara sokaklarında, Anadolu bozkırlarında
Adın sanın parlatılmadı Roma kadar
Toprağının altı üstünden zengin bir ülkenin
Varsıllığımızdan bi’haber ayıplı yoksullarıyız
Bir pusuda göç etmeden düşlerimiz
Daha az düşmeli ayrılığa daha çok sevmeli
Kedi sever gibi, deniz sever gibi
Şiir sever gibi…
 
Ankara
Şubat 2024


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder