8 Ocak 2016 Cuma

SENİN DE KIYILARINA VURDU MU HİÇ ÇEKİP GİTMELERİN?


Böyle bir akşamdı, üşüten ve mecburiyetleri olan
Sokaklarında yırtık yelkenli gemi resimleri
Denizin bilinmekten eskimiş uzakları
Kollarım gittiğimden çok gitmekten korkmakla yüklü
Düşüncelerim adam boyu dalgalar
Yüzümün karanlığında saklı bütün artan ağlamalar
Görseydin çok memnun olurdu yalnızlığım
Biraz katlanır, biraz bırakırdık ipin ucunu

Şimdi sana içimi döksem, yeri değilken burası
Kim bilir nerelerden bulup da kayııtsız kalacaksın yine
Biliyorum, hepimiz her şey olduk kendi sıramıza göre
Kapanmayan dükkanlar kalmıştı çocukluğumuzdan
Hala okumadığımız kitaplar, el yazması ruhlardan
Tutuşturdu elime, seyrek uğrayışıma sitemle
Okuyamadım, katlanmayı öğrendim eksiklerime

Tam da böyle bir akşamdı, içimizdekileri konuşamadığımız
Aynı bahanelerin arkasına saklanamadığımız
Uzun kavgaları olan kısa hayatlara bağlanırken
Bitsin istemediğimizi, bitince anladığımız..

2 yorum:

  1. Bütün şiirler geç kaldığımızı, yetişemeyeceğimizi yineleyip çabalamanın faydasızlığı ile yıkadı zihnimizi. Bu geç kalmışlık, bu yetişememezlik ve faydasız çabalarla dolu geçmiş cepteyken, yarının manasızlığını ezberletti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Edebiyat da, sanatın diğer dalları gibi hüzünden, çıkmazlardan, mutsuzluklardan besleniyor..

      Sil

elli bir yılın hikâyesi

Bernard Shaw, yaşını açıkça söyleyen bir kadından korkulması gerektiğini; çünkü bunu açıklayan bir kadının her şeyi açıklayabileceğini söyle...