14 Ağustos 2013 Çarşamba

DENEMELER ve YANILMALAR - Anılar,Evler,Kapılar,Yalnızlık


Bir müzik başlar ve öyle güçlü çeker ki; ‘Şimdi’den bir ayrılış kaçınılmaz olur…
İçsel bir müzik ve her insanın hatırladığı anıların bir yerlerine düşer gün ışığı. Kiminde bir bahçe aydınlanır, salıncaklı. Kiminde bir saç tutamı parlar, gecenin karanlığını çalan ay ışığı. Kiminde bir sokak köşesi, yıllar sonra tekrar görünce cılız, köhne haliyle utanır gibi duran. Kiminde ortak bir gülme anı, neye gülündüğü meçhul, sadece donmuş kahkahalar, annenin ve babanın gençlik, tecrübesizlik günleri. Çocukluğa dair bir duygu…Her biri kişiye özel…

Yaşananların içinden seçilen resimler, birer ‘anı kimliği’ ile,  özenle yerleştirilir, içimize zimmetli bir anı albümüne. Resimleri anı albümüne seçen o ‘anı seçici’ kimdir acaba? Yüzlerce defa yürüdüğümüz o yolun, bakmadığımız ağaçlarının yaprakları meğer içimizde bir yerlere düşmüştür. Sevdiğimiz birisi ile kavga ede ede yürüyüşümüz geçmiş zamanın eline düşünce içimizi ezecek kadar ağırlaşır. O yolu tekrar tekrar yürümeye çeken bir girdaba dönüşür… Tekrar yürüsek kavga etmeyeceğimizi bildiğimiz o yolu. 
*
Kalabalıkların kol gezdiği yerde üşür anılar. Yaşamın hacimlere ayrılmış düzeninde, her kapı farklı bir yalnızlığa açılır. ‘Düşünme’ ile işi çok olan ruhların yalnızlığı; avlulu bir sayfiye evidir. Avlulu bir evin yalnızlığı, teknoloji girmiş evlerin yalnızlığına benzemez. Bir tarafta kapılarını kapatınca, kalbinin, aklının özgürlük dansı başlar. Diğer tarafta evinin kapılarını kapatan insan doğayı bile istemez yanına… Kim bilir kiminle paylaşır hayatının yükünü o zaman? Makinelerin soğuttuğu havada, içini çoktan boşalttığı kendisiyle kalır baş başa.


Bir kapının başına ne geliyorsa, insanın ne yaşadığı tahmin edilebilir kolayca… Çalanın, açanın, kapatanın veya kıranın niyetinin ne olduğu kapıdan belli olur. İki yönlü bir hikaye çıkar kapıdan; açıldığında özgürlük orada bekliyor ya da kapandığında oluşan mahremiyette, mecburiyetlerin kalıpları çözülüyor  olabilir. Kapılar kırılarak açıldığında, birisi istediğini almaya gelmiş, kapıları kırarak kaçtığında, birisi istediği şeyin dışarıda olma baskısına dayanamamıştır.

Niyetin ne olduğunu ilk kapı anlar. Bilgelikleri bu yüzdendir. Onlar ilk şahididir insan tepkisinin. Kapıların dışında ise hâlâ ve bıkmadan güzellik aranıp durur duvarların dibinde, sokakların çekilmez kalabalıklarının içinde…

Aradıkça yalnızlığa bulanır insan. Zift gibi olan yalnızlığa. Metruk bir ev gibi olan yalnızlığa…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

elli bir yılın hikâyesi

Bernard Shaw, yaşını açıkça söyleyen bir kadından korkulması gerektiğini; çünkü bunu açıklayan bir kadının her şeyi açıklayabileceğini söyle...