19 Ağustos 2013 Pazartesi

GEL YİNE İSTANBUL

Oysa, her vedanın yan yana duran, asil bir ruhu ile ezilmeye hazır bir gururu,
uzanıp gözlerini kapatan sıcak bir insan eli, gitmesin diye bir köşede ağlayanı,
giderken arkasına bile bakmayanı vardır.

İstanbul’un vedası, sessizce içimize yalnızlığı bıraktı, nesiller boyunca her birimize miras kalan...

Yıldızların ışıklarıyla kutsadığı bir gece,
Meleklerin kollarında güvende olduğunda gel.
Mecnunları aşkların kor ateşine attığın,
Keder gözyaşlarından alıp 

Nedensiz sevinçlere bıraktığın günlerdeki gibi,
Gel yine İstanbul..

Her bir sabahında ayrı bülbül serenadın,
Her şairin kalbinden akan kanla 

Kutsanmış şiirlerin olduğunda,
Yetim kalmış nicesine kucak açtığın,
Rüzgarınla yok ettiğin düşmanların,
Yeri göğü inleten şahlanışlarınla
Tüm boyun eğişlere inatla başkaldırdığında gel..

Ölümsüzlük suyundan içmiş notalardan ismin,
Kalbini çaldığın ressamlardan rengin,
Her maceraperestin gönlünden
Hafifmeşrep güzelliğin geçtiğinde gel…
Gel yine İstanbul..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

elli bir yılın hikâyesi

Bernard Shaw, yaşını açıkça söyleyen bir kadından korkulması gerektiğini; çünkü bunu açıklayan bir kadının her şeyi açıklayabileceğini söyle...